Erkan Topuz doğa hastalığın yanında şifasınıda veriyor bitkilerimize sahip çıkalım diyor


*Zerdeçal en etkin ve yagın kullanılan antioksidanlardan biridir
*Zerdeçalın enfeksiyon etkisi: yapılan araştırmaların sonunda zerdeçalın lekotiren,prostoglandin,tumör,nekroze edici faktör ve interlokin-12 gibi iltihap oluşturan maddelerin ortaya çıkışını geçikleştirip hafiflettiğini göstermiştir
*Zerdeçal solunum yollarına iyi gelir:antienflamatuar veantioksidan etkileri ile üst solunum yolları,astım ,bronşit ve sinüzite çok iyi gelir
*Zerdeçal kansere iyi gelir:zerdeçalın aktif maddesi curcumin hem kanserin korunmasını sağlar hemde bazı kanserlerde tedavi edici olarak kullanılır.tümör hücrelerinin üremesini engeller ve toksik yan ürünlerini azaltır.
*Zerdeçal alzheimer hastalığına iyi gelir:antioksidan ve antienflamatuar etkisi ile alzheimer hastalığına gidişi engeller.ayrıca beta amiloit plakalarının gelişimini yavaşlattığını göstermiştir
* Zerdeçalın iyi geldiği diğer hastalıklar:katarak oluşumu,karaçiğer hastalıkları,felç olmak üzere olan hastalarda olumlu etkisi olmuştur
Kaynak:netten
http://www.naturallife.com.tr/ Natural Life Vitamin and Herb USA

Köri, Alzheimer'a karşı koruyucu


Son çalışmalar köri baharatında bulunan 'curcumin'in, Alzheimer plaklarına neden olan 'amiloid' isimli maddenin oluşumunu engellediğini ortaya koydu TAYLAN KÜMELİ / bir kibrit kutusu lezzetAlzheimer hastalığı pek çok gendeki mutasyona bağlı olarak oluşan, geri dönüşsüz, ilerleyen, beynin düşünme, hafıza ve dil bölümlerini etkileyen başlangıcı sinsi ve yıkımı genellikle yavaş olan bir hastalık. Yaşlı bireylerde bunamanın ana nedeni. Günümüzde Alzheimer dünya üzerinde yaklaşık 15 milyon insanı etkilemekte ve 2047 yılına kadar Alzheimer prevelansının 4 katına çıkacağı tahmin edilmektedir. Alzheimer'da yaş en önemli risk faktörüdür. Genellikle başlama yaşı 60 - 65 'tir ve kadınlarda daha yüksektir. Etnik grup, çevresel faktörler ve toksinler, beyin damar hastalıkları, kafa travmaları, metabolik bozukluklar, depresyon, infeksiyöz faktörler, kromozom ve protein anomalileri Alzheimer görülme riskini artırabilir; ancak günümüzde hastalığın sebebi tam olarak bilinmemekte, toplumun bütün gruplarını sosyal sınıf, cinsiyet, etnik grup ya da coğrafi bölge fark etmeksizin etkileyebilmektedir. Alzheimer hastalığı yaşlılık yüzünden oluşmamaktadır ve yaşlanma sürecinin doğal bir parçası değildir. Yaşlılar arasında daha sıklıkla görülmekle birlikte, genç insanlar da bu hastalıktan etkilenebilir.Kolesterol risk faktörüAlzheimer gibi genetik varyasyonlardan kaynaklanan bir hastalığın oluşumunu önlemek mümkün değildir, ancak hastalığın başlamasını geciktirmek ve ilerlemesini yavaşlatmak mümkündür ve beslenme bu noktada önemlidir. Toplam yağ alımı ve yağ asitlerinin doygunluk derecesi riski etkileyen önemli faktörlerdendir. Çalışmalar kolesterol yüksekliğinin Alzheimer için risk faktörü olduğunu, LDL kolesterol yüksekliğinin bilişsel bozuklukları artırdığını göstermiştir.Çoklu doymamış yağ ve balık tüketimi kalp hastalıkları ve Alzheimer riskini azaltmaktadır. Bir çalışmada haftada en az bir kez balık yiyen kişilerde, daha az yiyenlere göre, hastalığın gelişme riskinin % 60 daha az olduğu belirtilmiştir.Antioksidan vitamin ve minerallerin tüketimi de önemlidir. Bir hücrede antioksidanlar ve hücreye zarar veren maddeler arasında dengesizlik olduğunda hücreler hasar görür. Bu nedenle A, C ve E vitaminleri ve bazı metaller Alzheimer'a karşı koruyucudur. Hindistan'da hastalık oranı çok düşükYapılan son çalışmalara göre zerdeçal'dan elde edilen köri baharatında bulunan sarı bir pigment olan 'curcumin' beyinde Alzheimer plaklarının oluşumuna neden olan 'amiloid' isimli maddenin oluşumunu engellemektedir. Hindistan'da zerdeçal kullanımının yüksek olması ve bu ülkede Alzheimer görülme sıklığının düşük olması bu durumu desteklemektedir.Ayrıca 'curcumin'in Alzheimer hastalığı üzerine antioksidan etki gösteren protein yapılarının oluşumunu sağladığı, böylece beyni serbest radikal denen maddelerin verdiği hasara karşı koruduğu belirtilmektedir.Haftanın besiniSoya ve balıkyağıUzun süre uygulanan soya ve balıkyağı suplementasyonunun kalp koruyucu etkisi bilinmekte iken, yapılan son çalışmalar 2 - 3 ay süreyle kullanılan soya ve balıkyağı suplementasyonunun da kalp sağlığını düzelttiği ve kalp krizlerine karşı koruyucu olduğu belirtilmektedir. Yaşlı bireylere 11 hafta süreyle günlük olarak verilen 2 gr. soya ve balık yağının kalp fonksiyonlarını düzelttiği, aritmi ve ani ölüm riskini azalttığı gösterilmiştir. Her iki grupta da kalp hızlarında önemli değişikliklerin olduğu; ancak balıkyağı kullanan grupta daha hızlı bir düzelmenin olduğu gözlemlenmiştir.

Uzman Diyetisyen Dr. Ender Saraç 'tan tavsiyeler.


Sizce zayıflamanın en önemli kriteri nedir?En önemli şey, bu fikre hazır ve zayıflamaya kararlı olmak. Bana zayıflamaya gelenlere, ilk önce şunu soruyorum: “Hazır mısınız, kararlı mısınız?” Eğer gerçekten hazırsanız ve kararlıysanız bu işe başlayın. Şişmanlıkta şöyle bir şey saptıyorum: İnsanın sinirsistemine bir virüs bulaşmış gibi oluyor, bilgisayar virüsü gibi… Bu virüs sizin kilo vermeniz için gerekli olan doğru davranış, beslenme ve hareket alışkanlıklarınızı olumsuz etkiliyor. “Boş ver şimdi yürüme, sonra yürürsün”, “Bu çikolatalı kek çok güzel; birdilim daha ye” gibi uyaranları gönderiyor adeta. Onun için ilk başta bu virüsleri silmek lazım.
Zayıflamaya karar verenlere destek olacak, cesaretlerini artıracak destek yöntemler de var mı?Evet, bitki çayları, doğal ve bitkisel zayıflama preparatları…
Doğal bitki özlü çayların hepsi zayıflama sürecinde tüketilebilir mi?Piyasada tanınmış firmaların hazırladıkları form çaylarının formülleri güzel. Günde iki-üç fincan içilebilir. Birkaç hafta içip, ondan sonra ara vermek gerekir. Bunun dışında, mesela gazımız varsa rezene çayı, iştahımız çok fazlaysa ıhlamur çayı, sindirimimiz zayıfsa zencefil çayı, hormon krizlerinden dolayı daha çok yiyorsak adaçayı, metabolizmayı canlandırmak için yeşil çay, bağırsakları çalıştırmak için sinameki çayı, şekerimiz çok yüksekse kekik çayı gibi bitkisel çayları tüketebiliriz.
Diyetlerde baharatların yeri nedir?Baharatlar çok önemli. Mesela zencefil yağları yakar, zerdeçal karaciğerden toksin attırır,biberiye iyi bir antioksidandır, kekik şekeri düşürür, sarmısak zayıflamaya yardımcı olur. Bir de özel ayurveda tabletleri var. Bunlar, zayıflamaya yardımcı, yan etki oranı son derece düşük olan, güvenilir doğal preparatlar. Bu tabletler de metabolizmayıcanlandırıyor, aynı zamanda kişinin incelmesine ve iştahının azalmasına katkıda bulunuyor.
Kişi zayıflamak istiyor, öğün saati değil ama çok acıktı. Açlığını bastırmak için yapabileceği bir şey var mı?İştahı azaltan ve zayıflamaya yardımcı bir ipucu şudur: Zerdeçal, nane ve yeşil elmakokularını günde 25-30 kere derin derin içinize çekerek, iştah merkezini rahatlatabilirsiniz.
Siz hastalarınıza kilo verdirmek için beden tiplerinden yola çıkıyorsunuz. Bunu biraz açıklar mısınız?Standart diyetleri doğru bulmuyorum ben. Uzmanlık alanım olan Ayurvedaya göre, belli beden tipleri var. Mesela birçok insan “Ender bey, bütün günü aç geçiriyorum, sadece salata yiyorum, bir türlü zayıflayamıyorum” diye geliyor bana. Yediklerine ve vücut tipine bir bakıyorsunuz; aslında tere, roka gibi yeşil salataları hiç yememesi gerekiyor. Yani açkalıyor ama vücut tipine uygun olan gıdaları yemediği için zayıflayamıyor. Halbuki, doğru bir sisteme geçtiğinizde, tıkır tıkır, sağlıklı bir şekilde kilo vermeye ve sağlığına kavuşmaya başlıyor.
Sizce zayıflama konusunda yaptığımız en önemli yanlış hangisi?Zayıflama işi biraz disiplin ister. Türk toplumundaki en büyük problem ise, disiplin eksikliği. Diyetleri nisan mayıs aylarında, iki aylık bir heves şeklinde yapıyoruz. Ondan sonra uzun kollu, kat kat giyilmeye başlandığı anda, olayı rafa kaldırıyoruz. Ve sonratekrar dengemiz bozuluyor. Doğru yaşam biçimini edinmez veya doğru beslenme felsefesini benimsemezseniz, en iyi diyetisyenlere, en iyi doktorlara, merkezlere bile gelinse, bir yere kadar işe yarar. Şunu kabul etmek gerek: İki ay çok yoğun diyet yapıp, bıkıp, yorgun düşmek yerine, yılın 12 ayına daha az kurallı, doğru, boğucu olmayanbir yaşam biçimi ve doğru beslenme felsefesi şeklinde yaymak daha sağlıklı.
Sadece bilinçli beslenme yeterli mi?Bilinçli beslenme işin en önemli ayağıdır. Fakat sadece doğru beslenmeyle olmaz; mutlaka düzenli egzersiz de gerekir. Şok diyetler, açlık rejimleri, zamana karşı yarışan diyetler, tek gıda rejimleri, 10 gün lahana çorbası, karpuz diyeti, karbonhidrat diyeti, sadece protein diyeti, bütün bunlar yanlış. Dengeli beslenilmeli. Ama sadece bilinçli diyetle de olmaz, düzenli egzersiz, yürüyüş yapılmalı. Haftada üç- dört gün,bir buçuk saat civarında orta sporlar; mesela tempolu yürüyüş, hafif koşu, fitness, aerobik, yüzme, neden zevk alınıyorsa, o sporyapılmalı.
Spor yapılan saatin herhangi bir önemi var mı?Evet, var. Ayurvedaya göre, sabah 6 ile 10 ya da 18.00 ile 22.00 saatleri arasında daha çok yağ yakıyoruz. Çünkü bunlar Ayurveda’ya göre vücudun ‘kapha’ saatleri, yani daha çok biriktirme, yağlanma saatleri. Bu saatlerde metabolizmayı ısıttığınızda daha iyi sonuç alınıyor. Egzersizden bıkmamaya çalışın. Çılgınca egzersiz yapmayın, sporu zamana yayın. Çok ağır egzersiz ve çok ağır spor yanlış. Çünkü vücudu hem çok aç olmak savunmaya sokar, hem de aşırı ağır egzersizler savunmaya sokar. Çünkü vücut bunları bir tehdit olarak ele alır. Bu nedenle, mutlaka düzenli yapılan egzersizlere ağırlık vermek lazım.

Diyetisyen Dr. Ender Saraç Diyet, Rejim ve Zayıflama Bilgileri


Zayıflama konusunun uzmanlarından biri olan Diyetisyen Dr. Ender Saraç’ ın paylaşmış olduğu bilgiler işinize yarayacaktır.Sizce zayıflamanın en önemli kriteri nedir?En önemli şey, bu fikre hazır ve zayıflamaya kararlı olmak. Bana zayıflamaya gelenlere, ilk önce şunu soruyorum: “Hazır mısınız, kararlı mısınız?” Eğer gerçekten hazırsanız ve kararlıysanız bu işe başlayın. Şişmanlıkta şöyle bir şey saptıyorum: İnsanın sinir sistemine bir virüs bulaşmış gibi oluyor, bilgisayar virüsü gibi… Bu virüs sizin kilo vermeniz için gerekli olan doğru davranış, beslenme ve hareket alışkanlıklarınızı olumsuz etkiliyor. “Boş ver şimdi yürüme, sonra yürürsün”, “Bu çikolatalı kek çok güzel; bir dilim daha ye” gibi uyaranları gönderiyor adeta. Onun için ilk başta bu virüsleri silmek lazım.
Zayıflamaya karar verenlere destek olacak, cesaretlerini artıracak destek yöntemler de var mı?Evet, bitki çayları, doğal ve bitkisel zayıflama preparatları…
Doğal bitki özlü çayların hepsi zayıflama sürecinde tüketilebilir mi?Piyasada tanınmış firmaların hazırladıkları form çaylarının formülleri güzel. Günde iki-üç fincan içilebilir. Birkaç hafta içip, ondan sonra ara vermek gerekir. Bunun dışında, mesela gazımız varsa rezene çayı, iştahımız çok fazlaysa ıhlamur çayı, sindirimimiz zayıfsa zencefil çayı, hormon krizlerinden dolayı daha çok yiyorsak adaçayı, metabolizmayı canlandırmak için yeşil çay, bağırsakları çalıştırmak için sinameki çayı, şekerimiz çok yüksekse kekik çayı gibi bitkisel çayları tüketebiliriz.
Diyetlerde baharatların yeri nedir?Baharatlar çok önemli. Mesela zencefil yağları yakar, zerdeçal karaciğerden toksin attırır, biberiye iyi bir antioksidandır, kekik şekeri düşürür, sarmısak zayıflamaya yardımcı olur. Bir de özel ayurveda tabletleri var. Bunlar, zayıflamaya yardımcı, yan etki oranı son derece düşük olan, güvenilir doğal preparatlar. Bu tabletler de metabolizmayı canlandırıyor, aynı zamanda kişinin incelmesine ve iştahının azalmasına katkıda bulunuyor.
Kişi zayıflamak istiyor, öğün saati değil ama çok acıktı. Açlığını bastırmak için yapabileceği bir şey var mı?İştahı azaltan ve zayıflamaya yardımcı bir ipucu şudur: Zerdeçal, nane ve yeşil elma kokularını günde 25-30 kere derin derin içinize çekerek, iştah merkezini rahatlatabilirsiniz.
Siz hastalarınıza kilo verdirmek için beden tiplerinden yola çıkıyorsunuz. Bunu biraz açıklar mısınız?Standart diyetleri doğru bulmuyorum ben. Uzmanlık alanım olan Ayurvedaya göre, belli beden tipleri var. Mesela birçok insan “Ender bey, bütün günü aç geçiriyorum, sadece salata yiyorum, bir türlü zayıflayamıyorum” diye geliyor bana. Yediklerine ve vücut tipine bir bakıyorsunuz; aslında tere, roka gibi yeşil salataları hiç yememesi gerekiyor. Yani aç kalıyor ama vücut tipine uygun olan gıdaları yemediği için zayıflayamıyor. Halbuki, doğru bir sisteme geçtiğinizde, tıkır tıkır, sağlıklı bir şekilde kilo vermeye ve sağlığına kavuşmaya başlıyor.
Sizce zayıflama konusunda yaptığımız en önemli yanlış hangisi?Zayıflama işi biraz disiplin ister. Türk toplumundaki en büyük problem ise, disiplin eksikliği. Diyetleri nisan mayıs aylarında, iki aylık bir heves şeklinde yapıyoruz. Ondan sonra uzun kollu, kat kat giyilmeye başlandığı anda, olayı rafa kaldırıyoruz. Ve sonra tekrar dengemiz bozuluyor. Doğru yaşam biçimini edinmez veya doğru beslenme felsefesini benimsemezseniz, en iyi diyetisyenlere, en iyi doktorlara, merkezlere bile gelinse, bir yere kadar işe yarar. Şunu kabul etmek gerek: İki ay çok yoğun diyet yapıp, bıkıp, yorgun düşmek yerine, yılın 12 ayına daha az kurallı, doğru, boğucu olmayan bir yaşam biçimi ve doğru beslenme felsefesi şeklinde yaymak daha sağlıklı.
Sadece bilinçli beslenme yeterli mi?Bilinçli beslenme işin en önemli ayağıdır. Fakat sadece doğru beslenmeyle olmaz; mutlaka düzenli egzersiz de gerekir. Şok diyetler, açlık rejimleri, zamana karşı yarışan diyetler, tek gıda rejimleri, 10 gün lahana çorbası, karpuz diyeti, karbonhidrat diyeti, sadece protein diyeti, bütün bunlar yanlış. Dengeli beslenilmeli. Ama sadece bilinçli diyetle de olmaz, düzenli egzersiz, yürüyüş yapılmalı. Haftada üç- dört gün, bir buçuk saat civarında orta sporlar; mesela tempolu yürüyüş, hafif koşu, fitness, aerobik, yüzme, neden zevk alınıyorsa, o spor yapılmalı.
Spor yapılan saatin herhangi bir önemi var mı?Evet, var. Ayurvedaya göre, sabah 6 ile 10 ya da 18.00 ile 22.00 saatleri arasında daha çok yağ yakıyoruz. Çünkü bunlar Ayurveda’ya göre vücudun ‘kapha’ saatleri, yani daha çok biriktirme, yağlanma saatleri. Bu saatlerde metabolizmayı ısıttığınızda daha iyi sonuç alınıyor. Egzersizden bıkmamaya çalışın. Çılgınca egzersiz yapmayın, sporu zamana yayın. Çok ağır egzersiz ve çok ağır spor yanlış. Çünkü vücudu hem çok aç olmak savunmaya sokar, hem de aşırı ağır egzersizler savunmaya sokar. Çünkü vücut bunları bir tehdit olarak ele alır. Bu nedenle, mutlaka düzenli yapılan egzersizlere ağırlık vermek lazım.
Kaynak: hakimiyetgazetesi.com

Ayurveda Uzmanı Dr. Ender Saraç'tan zayıflama önerileri



Ayurveda Uzmanı ve Aile Hekimi Dr. Ender Saraç "Zerdeçal, nane ve yeşil elma kokularını günde 25-30 kere derin derin içinize çekerek, iştah merkezini rahatlatabilir, açlık hissinizi bastırabilirsiniz"
Ayurveda Uzmanı (Yaşam Bilgisi) Dr. Ender Saraç, kilolu insanların vücut tiplerine göre beslenerek zayıflamaları gerektiğini söylüyor. Bu konuda "Sağlıklı Zayıflamanın Sırları" adlı bir de kitap yazan Dr. Saraç, bilinçsiz diyet uygulamalarının zararına dikkat çekiyor.
Kalori hesabına dayalı, kısa süreli, klasik diyetlerin handikapları neler?
Artık devir sadece kalori hesabına dayalı klasik diyetle zayıflama devrini geçti. Beden tipinize uygun, yaşa, cinsiyete uygun, mevsime uygun ve yaşamsal özelliklerinize uygun sağlıklı ve bilinçli doğal beslenme var artık. Çünkü sadece kalori hesabına dayalı diyetlerle zayıflıyorsunuz ama sonra verdiğiniz kiloları fazlasıyla geri alıyorsunuz.
Siz hastalarınıza kilo verdirmek için beden tiplerinden yola çıkıyorsunuz. Bunu biraz açıklar mısınız?
Standart diyetleri doğru bulmuyorum ben. Uzmanlık alanım olan Ayurvedaya göre, belli beden tipleri var. Mesela birçok insan "Ender bey, bütün günü aç geçiriyorum, sadece salata yiyorum, bir türlü zayıflayamıyorum" diye geliyor bana. Yediklerine ve vücut tipine bir bakıyorsunuz; aslında tere, roka gibi yeşil salataları hiç yememesi gerekiyor. Yani aç kalıyor ama vücut tipine uygun olan gıdaları yemediği için zayıflayamıyor. Halbuki, doğru bir sisteme geçtiğinizde, tıkır tıkır, sağlıklı bir şekilde kilo vermeye ve sağlığına kavuşmaya başlıyor.
Sizce zayıflama konusunda yaptığımız en önemli yanlış hangisi?
Zayıflama işi biraz disiplin ister. Türk toplumundaki en büyük problem ise, disiplin eksikliği. Diyetleri nisan mayıs aylarında, iki aylık bir heves şeklinde yapıyoruz. Ondan sonra uzun kollu, kat kat giyilmeye başlandığı anda, olayı rafa kaldırıyoruz. Ve sonra tekrar dengemiz bozuluyor. Doğru yaşam biçimini edinmez veya doğru beslenme felsefesini benimsemezseniz, en iyi diyetisyenlere, en iyi doktorlara, merkezlere bile gelinse, bir yere kadar işe yarar. Şunu kabul etmek gerek: İki ay çok yoğun diyet yapıp, bıkıp, yorgun düşmek yerine, yılın 12 ayına daha az kurallı, doğru, boğucu olmayan bir yaşam biçimi ve doğru beslenme felsefesi şeklinde yaymak daha sağlıklı.
Sadece bilinçli beslenme yeterli mi?
Bilinçli beslenme işin en önemli ayağıdır. Fakat sadece doğru beslenmeyle olmaz; mutlaka düzenli egzersiz de gerekir. Şok diyetler, açlık rejimleri, zamana karşı yarışan diyetler, tek gıda rejimleri, 10 gün lahana çorbası, karpuz diyeti, karbonhidrat diyeti, sadece protein diyeti, bütün bunlar yanlış. Dengeli beslenilmeli. Ama sadece bilinçli diyetle de olmaz, düzenli egzersiz, yürüyüş yapılmalı. Haftada üç- dört gün, bir buçuk saat civarında orta sporlar; mesela tempolu yürüyüş, hafif koşu, fitness, aerobik, yüzme, neden zevk alınıyorsa, o spor yapılmalı.
Spor yapılan saatin herhangi bir önemi var mı?
Evet, var. Ayurvedaya göre, sabah 6 ile 10 ya da 18.00 ile 22.00 saatleri arasında daha çok yağ yakıyoruz. Çünkü bunlar Ayurveda'ya göre vücudun 'kapha' saatleri, yani daha çok biriktirme, yağlanma saatleri. Bu saatlerde metabolizmayı ısıttığınızda daha iyi sonuç alınıyor. Egzersizden bıkmamaya çalışın. Çılgınca egzersiz yapmayın, sporu zamana yayın. Çok ağır egzersiz ve çok ağır spor yanlış. Çünkü vücudu hem çok aç olmak savunmaya sokar, hem de aşırı ağır egzersizler savunmaya sokar. Çünkü vücut bunları bir tehdit olarak ele alır. Bu nedenle, mutlaka düzenli yapılan egzersizlere ağırlık vermek lazım.
Sizce zayıflamanın en önemli kriteri nedir?
En önemli şey, bu fikre hazır ve zayıflamaya kararlı olmak. Bana zayıflamaya gelenlere, ilk önce şunu soruyorum: "Hazır mısınız, kararlı mısınız?" Eğer gerçekten hazırsanız ve kararlıysanız bu işe başlayın. Şişmanlıkta şöyle bir şey saptıyorum: İnsanın sinir sistemine bir virüs bulaşmış gibi oluyor, bilgisayar virüsü gibi... Bu virüs sizin kilo vermeniz için gerekli olan doğru davranış, beslenme ve hareket alışkanlıklarınızı olumsuz etkiliyor. "Boş ver şimdi yürüme, sonra yürürsün", "Bu çikolatalı kek çok güzel; bir dilim daha ye" gibi uyaranları gönderiyor adeta. Onun için ilk başta bu virüsleri silmek lazım.
Zayıflamaya karar verenlere destek olacak, cesaretlerini artıracak destek yöntemler de var mı?
Evet, bitki çayları, doğal ve bitkisel zayıflama preparatları...
Doğal bitki özlü çayların hepsi zayıflama sürecinde tüketilebilir mi?
Piyasada tanınmış firmaların hazırladıkları form çaylarının formülleri güzel. Günde iki-üç fincan içilebilir. Birkaç hafta içip, ondan sonra ara vermek gerekir. Bunun dışında, mesela gazımız varsa rezene çayı, iştahımız çok fazlaysa ıhlamur çayı, sindirimimiz zayıfsa zencefil çayı, hormon krizlerinden dolayı daha çok yiyorsak adaçayı, metabolizmayı canlandırmak için yeşil çay, bağırsakları çalıştırmak için sinameki çayı, şekerimiz çok yüksekse kekik çayı gibi bitkisel çayları tüketebiliriz.
Diyetlerde baharatların yeri nedir?
Baharatlar çok önemli. Mesela zencefil yağları yakar, zerdeçal karaciğerden toksin attırır, biberiye iyi bir antioksidandır, kekik şekeri düşürür, sarmısak zayıflamaya yardımcı olur. Bir de özel ayurveda tabletleri var. Bunlar, zayıflamaya yardımcı, yan etki oranı son derece düşük olan, güvenilir doğal preparatlar. Bu tabletler de metabolizmayı canlandırıyor, aynı zamanda kişinin incelmesine ve iştahının azalmasına katkıda bulunuyor.
Kişi zayıflamak istiyor, öğün saati değil ama çok acıktı. Açlığını bastırmak için yapabileceği bir şey var mı?
İştahı azaltan ve zayıflamaya yardımcı bir ipucu şudur: Zerdeçal, nane ve yeşil elma kokularını günde 25-30 kere derin derin içinize çekerek, iştah merkezini rahatlatabilirsiniz.
Bu karışım tokluk hissi mi yaratıyor?
İştah merkezini sakinleştiriyor. Almanya'da yapılan bir araştırmada yeşil elma ve nane koklayan kişilerin, (bunların aromatik yağları da olabilir) daha hızlı kilo verdiği saptanmış.
19.07.2005
Kaynak : Sabah

Zerdeçal kanser tedavisinde bir umut mu?



Zerdeçal kanser tedavisinde bir umut mu?
PAZAR YAZARLAR
Yemeklere lezzet katmak için kullanılan zerdeçalın şifa veren etkileri de biliniyor Baharatların yemeklerimize kazandırdığı güzel lezzet ve aromanın ötesinde sağlığımız için de önemli yararları bulunduğu deneysel çalışmalar ile de ortaya konuluyor. Baharatların yararlarını ortaya koyan bu bilimsel çalışmaları incelediğimiz yazılarımızda şimdiye kadar karabiber, tarçın ve zencefil üzerinde yayınlanmış çalışmalar ile etkinliğini yorumlamaya çalıştık. Bu hafta, Türkçe’de ‘zerdeçal, zerdeçöp, Hint safranı’ gibi isimler ile bilinen ya da İngilizce ‘turmeric’ olarak adlandırılan bir baharattan bahsetmek istiyorum. Zerdeçal, (Latince adı; Curcuma longa) zencefil ile aynı bitki grubundan, yani akrabası (Zingiberaceae). Uzakdoğu’da yetiştirilen tropik bir bitki. Esasında Türk yemek kültüründe diğerlerine göre daha az aşina olduğumuz bir baharat. Suda kaynatılıp kurutulmuş kökleri (rizom) öğütülerek Hintlilerin meşhur baharat karışımı ‘köri’nin temelini oluşturuyor. Köriye karakteristik koyu sarı rengini ve lezzetini veren de zerdeçal. Bu sarı rengi nedeniyle peynirler, tereyağı gibi gıdaların haricinde deri ve giysi gibi malzemelerin renklendirilmesinde de yararlanılıyor. Bu nedenle Hint safranı olarak da adlandırılıyor. Bilhassa çorba, tavuk, balık çorbası/güveci gibi yemeklerde aranılan bir çeşni. GELENEKSEL TEDAVİ Zerdeçalın geleneksel Uzakdoğu tedavilerinde ayrı bir yeri bulunduğu belirtilmekte ve yüzlerce yıldır çeşitli amaçlar ile kullanılmaktadır. Hint tedavi sistemi olan Ayurveda’da çeşitli solunum sistemi rahatsızlıkları (astım, alerji, öksürük, sinüzit), karaciğer rahatsızlıkları, iştahsızlık, diyabetik yaralar, eklemlerde burkulma ve şişlik gibi durumlarda ve romatizmal ağrılarda zerdeçal önerilmektedir. Geleneksel Çin tedavi sistemindeise bilhassa karın bölgesindeki ağrılarda kullanılmaktadır. Zerdeçal üzerinde yayınlanmış bilimsel çalışmalara ulaşmak için bilimsel kaynakları incelediğimde sadece 2007 yılından 2008 yılında günümüz kadar 103 bilimsel yayınla karşılaştım. Bilimsel kaynaklarda yer alan 654 çalışmanın 502’si 2000 yılından sonra yapılmış. Bu artan ilginin en önemli etkeni zerdaçalın ve etkili bileşenleri olan kurkuminlerin son yıllarda bilhassa çeşitli kanser tipleri üzerinde etkinliğini ortaya koyan çalışmalar. Yapılan deneysel çalışmalar ile gerek zerdeçal özütlerinin ve gerekse içerisindeki başlıca etkili bileşenleri olan fenolik yapıdaki kurkuminlerin ayrıca antioksidan, iltihap giderici, virüs, bakteri ve mantar enfeksiyonlarına karşı, diyabet, allerjiler, artrit, Alzheimer hastalığı ve diğer süregen hastalıklarda etkili olabileceğine dair deneysel bulgular bildirilmektedir. KANSERE ETKİSİ Yapılan deneysel çalışmalar zerdeçalın etkili bileşeni olan kurkuminin kolon, cilt ve göğüs kanserleri üzerinde etkili olabileceğini ortaya koymuş. Muhtemel etki şekli üzerinde yapılan yorumlarda antioksidan etkisinin rolü bulunduğu, tümör hücrelerinin kan ile beslenmesini önleyerek (anti-anjiogenez) ya da kanser hücresi üzerinde doğrudan etkili olabileceği şeklinde. Ancak insanlarda kanser gelişimini önleyici bir rolü olup olamayacağı konusunda henüz bir bulgu bulunmuyor. Yapılan çalışmalar kurkuminlerin kanserin oluşumu ve gelişiminde rol oynayan farklı hedefler ve kademeler üzerinde etkili olabileceğini ortaya koyuyor. Bu bakımdan kurkumin gerek tek başına uygulamalarda ve gerekse kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar ile birlikte kullanılması halinde ‘çok-boyutlu/çok-hedefli’ bir ilaç olarak ümit vaat ediyor. Bu konuda daha ayrıntılı çalışmalar var mı? Bu konuya daha sonra değineceğiz.

Zerdeçal, nane ve yeşil elma kokusu iştahı azaltıyor


Zerdeçal, nane ve yeşil elma kokusu iştahı azaltıyor Almanya'da yapılan bir araştırmada, yeşil elma ve nane koklayan kişilerin, daha hızlı kilo verdiği saptanmış. Ayurveda Uzmanı ve Aile Hekimi Dr. Ender Saraç da bu sonucu onaylıyor ve ekliyor: Zerdeçal, nane ve yeşil elma kokularını günde 25-30 kere derin derin içinize çekerek, iştah merkezini rahatlatabilir, açlık hissinizi bastırabilirsinizAyurveda Uzmanı (Yaşam Bilgisi) Dr. Ender Saraç, kilolu insanların vücut tiplerine göre beslenerek zayıflamaları gerektiğini söylüyor. Bu konuda "Sağlıklı Zayıflamanın Sırları" adlı bir de kitap yazan Dr. Saraç, bilinçsiz diyet uygulamalarının zararına dikkat çekiyor.* Kalori hesabına dayalı, kısa süreli, klasik diyetlerin handikapları neler? Artık devir sadece kalori hesabına dayalı klasik diyetle zayıflama devrini geçti. Beden tipinize uygun, yaşa, cinsiyete uygun, mevsime uygun ve yaşamsal özelliklerinize uygun sağlıklı ve bilinçli doğal beslenme var artık. Çünkü sadece kalori hesabına dayalı diyetlerle zayıflıyorsunuz ama sonra verdiğiniz kiloları fazlasıyla geri alıyorsunuz.SALATA YİYEN DE ŞİŞMANLAR* Siz hastalarınıza kilo verdirmek için beden tiplerinden yola çıkıyorsunuz. Bunu biraz açıklar mısınız? Standart diyetleri doğru bulmuyorum ben. Uzmanlık alanım olan Ayurvedaya göre, belli beden tipleri var. Mesela birçok insan "Ender bey, bütün günü aç geçiriyorum, sadece salata yiyorum, bir türlü zayıflayamıyorum" diye geliyor bana. Yediklerine ve vücut tipine bir bakıyorsunuz; aslında tere, roka gibi yeşil salataları hiç yememesi gerekiyor. Yani aç kalıyor ama vücut tipine uygun olan gıdaları yemediği için zayıflayamıyor. Halbuki, doğru bir sisteme geçtiğinizde, tıkır tıkır, sağlıklı bir şekilde kilo vermeye ve sağlığına kavuşmaya başlıyor.* Sizce zayıflama konusunda yaptığımız en önemli yanlış hangisi? Zayıflama işi biraz disiplin ister. Türk toplumundaki en büyük problem ise, disiplin eksikliği. Diyetleri nisan mayıs aylarında, iki aylık bir heves şeklinde yapıyoruz. Ondan sonra uzun kollu, kat kat giyilmeye başlandığı anda, olayı rafa kaldırıyoruz. Ve sonra tekrar dengemiz bozuluyor. Doğru yaşam biçimini edinmez veya doğru beslenme felsefesini benimsemezseniz, en iyi diyetisyenlere, en iyi doktorlara, merkezlere bile gelinse, bir yere kadar işe yarar. Şunu kabul etmek gerek: İki ay çok yoğun diyet yapıp, bıkıp, yorgun düşmek yerine, yılın 12 ayına daha az kurallı, doğru, boğucu olmayan bir yaşam biçimi ve doğru beslenme felsefesi şeklinde yaymak daha sağlıklı.* Sadece bilinçli beslenme yeterli mi? Bilinçli beslenme işin en önemli ayağıdır. Fakat sadece doğru beslenmeyle olmaz; mutlaka düzenli egzersiz de gerekir. Şok diyetler, açlık rejimleri, zamana karşı yarışan diyetler, tek gıda rejimleri, 10 gün lahana çorbası, karpuz diyeti, karbonhidrat diyeti, sadece protein diyeti, bütün bunlar yanlış. Dengeli beslenilmeli. Ama sadece bilinçli diyetle de olmaz, düzenli egzersiz, yürüyüş yapılmalı. Haftada üç- dört gün, bir buçuk saat civarında orta sporlar; mesela tempolu yürüyüş, hafif koşu, fitness, aerobik, yüzme, neden zevk alınıyorsa, o spor yapılmalı.* Spor yapılan saatin herhangi bir önemi var mı? Evet, var. Ayurvedaya göre, sabah 6 ile 10 ya da 18.00 ile 22.00 saatleri arasında daha çok yağ yakıyoruz. Çünkü bunlar Ayurveda'ya göre vücudun 'kapha' saatleri, yani daha çok biriktirme, yağlanma saatleri. Bu saatlerde metabolizmayı ısıttığınızda daha iyi sonuç alınıyor. Egzersizden bıkmamaya çalışın. Çılgınca egzersiz yapmayın, sporu zamana yayın. Çok ağır egzersiz ve çok ağır spor yanlış. Çünkü vücudu hem çok aç olmak savunmaya sokar, hem de aşırı ağır egzersizler savunmaya sokar. Çünkü vücut bunları bir tehdit olarak ele alır. Bu nedenle, mutlaka düzenli yapılan egzersizlere ağırlık vermek lazım.* Sizce zayıflamanın en önemli kriteri nedir? En önemli şey, bu fikre hazır ve zayıflamaya kararlı olmak. Bana zayıflamaya gelenlere, ilk önce şunu soruyorum: "Hazır mısınız, kararlı mısınız?" Eğer gerçekten hazırsanız ve kararlıysanız bu işe başlayın. Şişmanlıkta şöyle bir şey saptıyorum: İnsanın sinir sistemine bir virüs bulaşmış gibi oluyor, bilgisayar virüsü gibi... Bu virüs sizin kilo vermeniz için gerekli olan doğru davranış, beslenme ve hareket alışkanlıklarınızı olumsuz etkiliyor. "Boş ver şimdi yürüme, sonra yürürsün", "Bu çikolatalı kek çok güzel; bir dilim daha ye" gibi uyaranları gönderiyor adeta. Onun için ilk başta bu virüsleri silmek lazım.* Zayıflamaya karar verenlere destek olacak, cesaretlerini artıracak destek yöntemler de var mı? Evet, bitki çayları, doğal ve bitkisel zayıflama preparatları...ZENCEFİL YAĞ YAKIYOR* Doğal bitki özlü çayların hepsi zayıflama sürecinde tüketilebilir mi? Piyasada tanınmış firmaların hazırladıkları form çaylarının formülleri güzel. Günde iki-üç fincan içilebilir. Birkaç hafta içip, ondan sonra ara vermek gerekir. Bunun dışında, mesela gazımız varsa rezene çayı, iştahımız çok fazlaysa ıhlamur çayı, sindirimimiz zayıfsa zencefil çayı, hormon krizlerinden dolayı daha çok yiyorsak adaçayı, metabolizmayı canlandırmak için yeşil çay, bağırsakları çalıştırmak için sinameki çayı, şekerimiz çok yüksekse kekik çayı gibi bitkisel çayları tüketebiliriz.* Diyetlerde baharatların yeri nedir? Baharatlar çok önemli. Mesela zencefil yağları yakar, zerdeçal karaciğerden toksin attırır, biberiye iyi bir antioksidandır, kekik şekeri düşürür, sarmısak zayıflamaya yardımcı olur. Bir de özel ayurveda tabletleri var. Bunlar, zayıflamaya yardımcı, yan etki oranı son derece düşük olan, güvenilir doğal preparatlar. Bu tabletler de metabolizmayı canlandırıyor, aynı zamanda kişinin incelmesine ve iştahının azalmasına katkıda bulunuyor.* Kişi zayıflamak istiyor, öğün saati değil ama çok acıktı. Açlığını bastırmak için yapabileceği bir şey var mı? İştahı azaltan ve zayıflamaya yardımcı bir ipucu şudur: Zerdeçal, nane ve yeşil elma kokularını günde 25-30 kere derin derin içinize çekerek, iştah merkezini rahatlatabilirsiniz.* Bu karışım tokluk hissi mi yaratıyor? İştah merkezini sakinleştiriyor. Almanya'da yapılan bir araştırmada yeşil elma ve nane koklayan kişilerin, (bunların aromatik yağları da olabilir) daha hızlı kilo verdiği saptanmış.

Zerdeçalin Faydaları



Turmeric antienflamatuar etkileri sayesinde tanınmıştır;bu yüzden artrit ve diğer enflamatuar durumların tedavisine yardımcı olarak kullanılır.Enflamasyon vücudumuzun iritasyona,hasara ya da enfeksiyona verdiği yanıtlardan bir tanesidir. Genelikkle hasara uğramış alanda ağrı,kızarıklık ve şişlik görülür.Son zamanlardaki çalışmalar,kurkumin(Turmeric’in etken maddelerinden biri) in birçok kimyasalın aktivitesini kısıtladığını göstermiştir.Aktivitesini kısıtladığı kimyasallardan ikisi inflamasyonda görev alan lipooksijenaz ve siklooksijenaz-2(COX-2) enzimleridir.Bu enzimlerin aktivitesini azaltarak,kurkumin artrit gibi durumlarda enflamasyonu ve ağrıyı azaltır.Kurkumin alzheimer hastalığının önlenmesi ve tedavisindeki kullanımı için araştırılmaktadır.Laboratuvar ve hayvan çalışmaları Alzheimer hastalığı ile ilişkili proteinlerin birikimine sebep olan bir çok yolağı etkilediğini göstermiştir.
Yapılan çalışmalardan birçok tipteki kanserin oluşmasını,ilerlemesini ve yayılmasını durdurmada etkili sonuçlar alınmıştır.Bunlar kanser tedavisine yardımcı olması açısından vaat edici çalışmalardır.Kurkuminin bazı tip kanser hücrelerinin ölme hızını arttırdığı,kanser hücrelerinin bölünmesine karşı savaşabildiği bilinmektedir.Özellikle kolon kanseri ve Crohn hastalığı gibi bağırsak hastalıklarında yüksek konsantrasyonlara ulaşabildiğinden daha etkili olabilir.Ayrıca kurkuminin radyoterapiden daha hızlı sonuç alınmasını sağlayabilir.Turmeric güçlü bir antioksidan olarak bilinir.Antikanser etkilerine ilaveten antioksidan özellik göstermesiyle alkolün,ilaçların,radyasyonun ,ağır metallerin,vb. beyne,böbreklere ve karaciğere verdiği hasarlardan koruyabilir.
Diyabetli laboratuvar hayvanlarına kurkumin verildiğinde kan şekerinin ve kolestrolün düştüğü gözlenmiştir.Mekanizmanısın nasıl gerçekleştiği konusu hala teori halindedir.Ayrıca vücudun daha fazla kolestrol yıkımını sağlaması safra asidi üretimini arttırarak da sağlar.
Geleneksel olarak bronşit ve solunum yolları rahatsızlıklarında kullanılır.Kalıtsal bir hastalık olan kistik fibrozda da potensiyel yardımcı etkisi görülmüş ve çalışmalara başlanmıştır.Çünkü kistik fibrözde akciğerde kalın,yapışkan bir mukus vardır ve akciğeri bakteriyel infeksiyonlara ve hasara elverişli hale getirir.Turmeric mukusu incelterek,vücuttan atılımı sağlayabilir.Ayrıca enflamasyon kaynaklı akciğer konjesyonunun giderilmesinde antienflamatuar özelliklerinden dolayı etkili olabilir.
Laboratuvar ve hayvan çalışmalarında Turmeric birçok enfeksiyon oluşturucu organizmaya karşı etki göstermiştir.Bir çalışmada da H.pylori’yi öldürebilmesi açısından 25 bitki arasından en etkilisi bulunmuştur.Turmeric’in içeriği bağırsak parazitlerine karşı aktivitesi gibi antifungal etkiler de göstermiştir.Bazı enzimlerin aktivitesini kısıtladığından antiviral de olabilir,bu yüzden HIV ve AIDS gibi viral kaynaklı hastalıkl ardaki çalışmaları sürmektedir.

Dikkat edilmesi gereken durumlar;

Turmeric mide asidi üretimini arttırabilir,bu sebepten dolayı mide ya da bağırsak ülseri olanlar doktor tavsiyesi dışında kullanmamalıdır.
Safra kesesi ve safra kanalı bozuklukları olanlar Turmeric kullanımından kaçınmalıdır.Çünkü safra üretimini artırabilir ve rahatsızlığın şiddetlenmesine sebep olabilir.
Geleneksel olarak menstruasyon ağrısının giderilmesinde ve geciken menstruasyon periodunun başlatılmasında kullanılır.Bu etkisi uterus kaslarıyla alakalı olabileceğinden hamilelik döneminde kullanılmaması önerilir.Emziren annelerle ilgili bir bilgi olmadığından bu dönemde de kullanılması önerilmez.

Etkileşimler;

Kanama zamanını uzatabildiğinde antiplatelet ve antikoagülanlarla beraber kullanılmamalıdır.Turmeric bu ilaçlarının etkisini arttırabilir ve konrol edilemeyen kanamayla sonuçlanabilir
Proton pompası inhibitörleri ve H2 reseptör blokörleriyle etkileşebilir ve mide asit seviyesini değiştirebilir.
Oral antidiyabetik ve insülinin etkisini kan şekeri düşürücü etkisinden dolayı arttırabilir.



Kullanım şekli ve dozu;
Günde 2-3 defa 3 tablet alınız.
Turmeric Tablet için seçilmiş referanslar:

Zerdeçal için seçilmiş referanslar : Wahl H, Tan L, Griffith K, Choi M, Liu JR. Curcumin enhances Apo2L/TRAIL-induced apoptosis in chemoresistant ovarian cancer cells. Gynecol Oncol. 2006 Dec 14 Nonn L, Duong D, Peehl DM. Chemopreventive anti-inflammatory activities of curcumin and other phytochemicals mediated by MAP kinase phosphatase-5 in prostate cells. Carcinogenesis. 2006 Dec 6 Liddle M, Hull C, Liu C, Powell D. Contact urticaria from curcumin.Dermatitis. 2006 Dec;17(4):196-7. Ma X, Gang DR. Metabolic Profiling of Turmeric (Curcuma longa L.) Plants Derived from in Vitro Micropropagation and Conventional Greenhouse Cultivation. J Agric Food Chem. 2006 Dec 13;54(25):9573-83. Xia X, Cheng G, Pan Y, Xia ZH, Kong LD. Behavioral, neurochemical and neuroendocrine effects of the ethanolic extract from Curcuma longa L. in the mouse forced swimming test. J Ethnopharmacol. 2006 Oct 17 Honda S, Aoki F, Tanaka H, Kishida H, Nishiyama T, Okada S, Matsumoto I, Abe K, Mae T.Effects of Ingested Turmeric Oleoresin on Glucose and Lipid Metabolisms in Obese Diabetic Mice: A DNA Microarray Study. J Agric Food Chem. 2006 Nov 29;54(24):9055-9062. Honda S, Aoki F, Tanaka H, Kishida H, Nishiyama T, Okada S, Matsumoto I, Abe K, Mae T.Effects of Ingested Turmeric Oleoresin on Glucose and Lipid Metabolisms in Obese Diabetic Mice: A DNA Microarray Study. J Agric Food Chem. 2006 Nov 29;54(24):9055-9062 Funk JL, Frye JB, Oyarzo JN, Kuscuoglu N, Wilson J, McCaffrey G, Stafford G, Chen G, Lantz RC, Jolad SD, Solyom AM, Kiela PR, Timmermann BN. Efficacy and mechanism of action of turmeric supplements in the treatment of experimental arthritis. Arthritis Rheum. 2006 Nov;54(11):3452-64 Jagannath JH, Radhika M. Antimicrobial emulsion (coating) based on biopolymer containing neem (Melia azardichta) and turmeric (Curcuma longa) extract for wound covering. Biomed Mater Eng. 2006;16(5):329-36. Bengmark S. Curcumin, an atoxic antioxidant and natural NFkappaB, cyclooxygenase-2, lipooxygenase, and inducible nitric oxide synthase inhibitor: a shield against acute and chronic diseases. JPEN J Parenter Enteral Nutr. 2006 Jan-Feb;30(1):45-51. Karunagaran D, Rashmi R, Kumar TR. Induction of apoptosis by curcumin and its implications for cancer therapy. Curr Cancer Drug Targets. 2005 Mar;5(2):117-29.

Natural Life Turmeric - Zerdeçal


Turmeric
[450 mg 60 Bitkisel Kapsül]

ZERDEÇAL
Turmeric (zerdeçal), ayurveda(Hint tıbbı) geleneğinde sağlıklı kalmak için düzenli olarak tüketilmesi gerektiğine inanılan bir bitkidir. İçerdiği, geleneksel vitaminlerden çok daha güçlü bir anti-oksidan etkiye sahip kurkuminoidlerden kurkuminin, P53 genini aktive ederek kanser hücrelerini baskılamak yoluyla önemli bir anti-kanser etki gösterdiği keşfedilmiştir. Zerdeçalın en fazla araştırılan ve kabul görmüş özelliklerinden birisi de anti-enflamatuar özelliğidir. Dispepsi tedavisine yardımcı etkisi ise klinik kanıt bulmuş başka önemli özelliğidir.
* Antioksidan olarak (İçeriğindeki Kurkumin-doğadaki en güçlü anti-oksidanlardandır.)
* Anti-kanser etki(özellikle meme kanseri)
* Anti-enflamatuvar (artrit tedavisini destekleyici)
* Sindirim sorunlarına karşı (Hazımsızlık ve mide ekşimesi problemlerinde) kullanımları vardır.
Ürün içeriği:
Zerdeçal Ekstresi
Kullanım Önerisi: Günde 1-3 kapsül yemeklerle beraber veya sonrasında.